14 Temmuz 2014 Pazartesi

KIRMIZI'YA AĞIT...

Pencereler... Pencere... ler...
Ne çok şey anlatıyor anlayabilene.
Ne zamandır göz ucuyla bile olsa, 
bakamıyorum...
Bundan yakındığım söylenemez aslında.
Dışarısı bir başka dünya,
bir başkası...
Yalnız, soğuk, ayazlı iklim boşluğu...
Muhtemel değil bu boşluğu doldurabilmek.

Sarınıp durduğum gündüz ay'mıyor artık...
Ve ben ne yana dönsem, 
sen orada olmuyorsun artık...

Oysa sağına dönermiş insan düş görebilmek için. 
Düş görmek! Ne ki düş görebilmek?
Baştan ayağa içini ürperten bir karanlık...
Oldu da uzandım bir rüyaya, 
Düşten düşüyorum boyluca bir merdiven boşluğuna, 
Kanatıyorum dizlerimi...
Bu yüzdendir, 
Düş görmüyorum... 
çünkü;
Ne yana dönsem, 
Sen orada olmuyorsun artık...

Bende işimi gücümü bırakıp, 
satır aralarına sığınıyorum...
Aşk olsun saklandığım yerden bulup da çıkarabilene... 
Kim bilir hangi şiirin adıyım şimdi,
yahut hangi sokak çocuğunun elinde bir boya fırçası...
Boyuyorum yolları.
maviye,sarıya,yeşile...
Kırmızısı da bu işin cabası... 

Tam bir dakika sonrası,
Yüzün... yalnız yüzün var gözlerimde. 
Başka zaman yok! 
Şu an başlasam seni yeniden sevmeye... 
ve elbette dört bir yanımıza dağılan kırmızı!
Sol kaburgamdan başlayıp,
Kırıyor bedenimi...




13 Temmuz 2014 Pazar

GÖĞÜN BİZİZ İKİ YÜZÜ

Ben senin boyun çukurlarında yaşamak istiyorum.
Hepsi bu...
Ne bir eksik ne bir fazla.
Bırakalım kuşlar uçmaya devam etsin...
Ve Aragon,
Bir nehrin kıyısında uykusuna dalsın...

Bir düş olabilir bu,
Belki de şuh bir kahkaha...

Şimdi seninle bir güvercinin kırık kanadını paylaşıyoruz
Ne bir eksik ne bir fazla...
Biraz çırpınsak kendimize geleceğiz,
Sonrasını düşünmek yersiz...

İçimi açtım sana... içinden öptüm seni...
İçinden sevdim.
Hepsi bu...

Sevmeyi bilmek zor zanaat sevgilim.
-buna çok takılma-
Biz olabiliriz seninle bir...

Yüzün avuçlarımın arasında bembeyaz
Sıcaklığına dokunuyorum...
İkimiz birden yanmazsak iyi.
Yanar isek amenna!
Tanrı'nın işine karışılmaz sonuçta.

Beklemek...havada dağılmış sülfür kokusu
Beklemek zor zanaat...
-sen gene de buna çok takılma-



12 Temmuz 2014 Cumartesi

ÇUVAŞ'TA BİR GECE

Çuvaş'ta bir gece,
Kendimizce esir almışız Neron'u
Bu iş Roma'yı yakmaktan da zor!
Yani sevgilim,
senin beni sevebilme ihtimalin;
İki ayağı da yalpalayan bir atın
yarışı kazanmasını beklemek gibi...

Bana kalırsa yemeyecektik o elmayı.
Ne gereği vardı şimdi?
Birde başımıza aşk diye bir şey çıktı...

8 Temmuz 2014 Salı

Vera'lı Şiir...

Ben senin ellerini tutarsam yanarım şem ü pervane misali...
Dokunursam boylu boyunca bir erik ağacının,
gölgesine sığınmış gövdene...
Gidemem bir daha!
Ne olacak bu halim diye soruyorum şu günlerde kendime...
Yasak bakamam sana!
Tanrı katında bu bir büyük günah!
Ben sana gelemem caniçim...
-ne güzel sözdür "caniçim" yerini en iyi anlatan-

Ben seni seversem eğer...
Ki buna Nazım engel.
Vera'ya ihanet olur bu...

Ama olur da bir gün bana gelirsen
Dönmeyecekmişsin gibi gel...


7 Temmuz 2014 Pazartesi

MUTLAK...

Beni biraz sevebilsen;
Bırakacağım içimde hapsolmuş tüm kırlangıçları...
Dünya daha yaşanılabilir hale gelecek belki de...
Beni biraz seversen eğer;
Birazdan bir at yelesinden ayrılacak rüzgar,
Sanrısından mütevellit gökyüzünün...

Beni sevebilirsen, 
"ki ne mümkün!"
Tanrılar çıldıracak!
ve ben,
Boylu boyunca soyunacağım ete bürünmüş zırhımdan.
Şimdi buradan koşmaya başlayacağım, 
çırılçıplak!

Olur da bir gün sen beni sev...

Caniçim anlamıyorsun,
Mutlak yalnızlığım son bulacak!

DAHASI...

Tutup göğü ikiye böldüm, 
Gecenin tükenmeyen karmaşasında
İyi mi ettim bilmiyorum...
Amma velakin dudakların
onlar benim mabedim...
Kaval kemiğinden başladığım
satır aralarında 
sen'lerden bir şiir

Senelerden Troya'nın kurtuluşu...
Kara bir çingenenin beyaz avuçları gibi,
göz değmemiş yüzün.
İlk ben baktım sana... 

Bir sevişmektir tutturmuş gidiyorlar...
Oysa sevişmek abesle iştigal etmek...
Acuze bir çingenenin dudakların da Sönmüş izmarit gibi...


6 Temmuz 2014 Pazar

Turuncu Devrim

Ve bir devrimse
Pencereden mai gökyüzüyle,
kurumuş dudaklarını ıslatmak.
Yahut neo-politizme karşı çıkmaksa,
teninle sevişmek.
Kokun yalnız banaysa,
en güzel...
ve
Elbette yeni demlenmiş çay,
kıvamındaysa gözlerinin rengi...
Faşizm diyecekler buna!
Faşizm diyecekler sana olan,
doyumsuzluğuma...
Öyle ise,
Her ne ise, 
Faşistim ulan!